Cemcan öldükten sonra, kuzeni Kutlucan “ben gelmeden gömerseniz hakkımı size helal etmem” demesinin ardından cenaze törenine yetişmesi için ölü hastanede bir gün bekletildi. Ertesi güne kadar, medya, sosyal medya ve ilanlar ile tüm kent cemcan’ ın cenazesini duydu. Yakınları siyasiler ve iş arkadaşları cenazeye kesin gitmeliydi. Bu gelenlerin içinde siyâsetçilerin yeri ayrı.
Yazı, gönderi, fotoğraf… paylaşmanın zirve olduğu; hüzün, sevinç, eşya, umut… paylaşımının dibe vurduğu bu günlerde siyasetçilerden de birşey beklememek gerekiyor. Halk bozuldukça, halkın seçtikleri bozuk, halk oldukça, halkın seçtikleri olmuş olur.
Seçimden seçime değil, düğün ve ölümler gibi insanların toplandığı organizasyonlara gelmelidirler. Birebir konuşup, dertleşip hâl hatır sormak demek, bazı siyasetçiler için ayaküstü fotoğraf çekilip sosyal medyada üzerine ” esnaf ile hasbihal ettik” deyip paylaşmaktır.Yazı, gönderi, fotoğraf… paylaşmanın zirve olduğu; hüzün, sevinç, eşya, umut… paylaşımının dibe vurduğu bu günlerde siyasetçilerden de birşey beklememek gerekiyor. Halk bozuldukça, halkın seçtikleri bozuk, halk oldukça, halkın seçtikleri olmuş olur.
Bizim buralarda ise durum biraz farklı; ölen kimsenin en kısa zamanda yıkanması, kefenlenmesi ve cenaze namazının kılınarak toprağa gömülmesi gerekir. Bu konuda acele davranılır…
Cenazeye yoksul olanlar, acıkanlar ve bedava yemek yeme fırsatı arayanlar da gelmeliydi. Cenaze gömüldükten sonra mezarlığın karşısındaki Kültür Kebap Evi’nde kebap ikram edilecekti. Ve diğerleri de mecbur geleceklerdi zaten, Parayla ağlayıcılar, kürekçiler, omuzda taşıyıcılar, gömücüler… Çok kalabalık bir cenaze olacağı belliydi. İşi bilmeyip gelenler “ne çok seveni varmış rahmetlinin.” diyeceklerdi.
Zenginlere; yemek vermek, deniz boyu, tepe ve kaliteli toprak olan yerlerden mezar almak kolay. Hatta “yol boyu olmasın çok ses olur mezarda yatarken” gibi istekte bulunanlar da oluyormuş Cemcan’ların kentinde. Zengin ve orta halliler için durum biraz daha kolay da fakire herşey zor. Son yıllarda fakirler, yakınları ölecek diye çok korkuyorlar. Aileden biri öldüğünde de zenginlerden kat kat daha fazla üzülüyorlar, kara kara düşünmeye başlıyorlar. Cenaze demek, hemen hemen bir yıllık geçim giderlerinin bir günde gitmesi demek. Neyseki pilav işini belediyeler yüklendiler de gelenler aç kalmıyorlar. Tabi bizim buralar için bu düzen geçerli değil. Bizim buralarda cenaze evine ilk bir kaç hafta yemeği komşular getirirler…
Sizi sinir etmek istemiyorum. Sizi üzmek te istemiyorum ama sinir olmak ve üzülmek zorundayız. Onların yaşadığı yerler gerçekten de çok kötü durumda. Size Cemcan ‘ın cenazesinde gördüklerimi de anlatmak istiyorum.
Birbirinden büyük ve güzel mermer yapıtları, mezar başında isimlerin yazdığı mermerin üst ve yanlarında batıya ait sanat eseri, cins cins çam ağaçları , göz dolduran vav’lar, elif’ler, kaf’lar ve diğer hat yazıları, çiçekler ile mezarlık o kadar güzeldi ki insanın hep mezarlığa gidesi geliyordu. Sanki mezarlık değildi burası, sanki gül bahçesiydi? Sahi neydi gül? Ikibin asırdır hıristiyanların ağzında hz. Isa’yı benzettikleri çiçek mi? Yoksa bazı kesmin bilerek, çoğu kişinin de iyi niyetle, temiz duygularla benzettikleri gül Muhammed mi? Gül neyse ne… Bizim aklımızdan çıkarmamamız gereken şeyler var. Örneğin şu hâdis…
Hz. Muhammed ﷺ şöyle buyurdu;
“Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı surette methettikleri gibi, sakın sizler de beni methederken aşırı gitmeyiniz.
Şüphesiz ki, ben sadece bir kulum. Onun için bana (sadece) Allah’ın kulu ve resûlü deyiniz.”
Ama günümüzde hıristiyanların Hz.Isa’ya a.s. attıkları iftiralara, yahudilerin Hz. Musa’ya a.s. attıkları iftiralara bakınca, Hz. Muhammed’e ﷺ de atılan iftiraları daha iyi anlamış oluyoruz. Hani Hz. Ebubekir’in r.a. ;
“Ey Müslümanlar! Sizden kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür. Ama kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah ebedidir.” Sonra Kur’an’ın şu ayetini okudu:
“Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse siz geri mi döneceksiniz. Kim sözünden geri dönerse Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri ödüllendirir.” (Âl-i İmran 144)
“Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı surette methettikleri gibi, sakın sizler de beni methederken aşırı gitmeyiniz.
Şüphesiz ki, ben sadece bir kulum. Onun için bana (sadece) Allah’ın kulu ve resûlü deyiniz.”
Ama günümüzde hıristiyanların Hz.Isa’ya a.s. attıkları iftiralara, yahudilerin Hz. Musa’ya a.s. attıkları iftiralara bakınca, Hz. Muhammed’e ﷺ de atılan iftiraları daha iyi anlamış oluyoruz. Hani Hz. Ebubekir’in r.a. ;
“Ey Müslümanlar! Sizden kim Muhammed’e tapıyorsa bilsin ki o ölmüştür. Ama kim Allah’a kulluk ediyorsa bilsin ki Allah ebedidir.” Sonra Kur’an’ın şu ayetini okudu:
“Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse siz geri mi döneceksiniz. Kim sözünden geri dönerse Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah şükredenleri ödüllendirir.” (Âl-i İmran 144)
Rasulullah’ta ﷺ o gün ölmüş, O’da mezara konmuştu.
Sahi neydi mezar?
Ölen kimsenin toprağa gömüldüğü ve ziyaret edilen yerdi. Kısmet, para, şans, evlat gibi şeyler istemek için değil, ibret almak ve orada bulunanlara Allah’ın rahmetini dileyerek dua etmek için ziyaret edilen yerin özel bir adıydı. Şimdi ne oldu mezar? Gösteriş yapılacak yeni bir fırsat! Kimin mezarında daha çok mermer varsa, onun geride kalan ailesi daha zengin…
Bazen mezarlara kıble gibi secde eden sapık supuk insanlar da çıkmıyor değiller. (Angara’ da görmüştüm)
Mezardaki kişi baba olsun, büyük baba olsun, âlim olsun, devlet reisi olsun, evliya olsun, veli olsun, peygamber olsun, kim olursa olsun, onun için secde yapılmaz. Secde yalnız Allah için yapılır.
Ölen kimsenin toprağa gömüldüğü ve ziyaret edilen yerdi. Kısmet, para, şans, evlat gibi şeyler istemek için değil, ibret almak ve orada bulunanlara Allah’ın rahmetini dileyerek dua etmek için ziyaret edilen yerin özel bir adıydı. Şimdi ne oldu mezar? Gösteriş yapılacak yeni bir fırsat! Kimin mezarında daha çok mermer varsa, onun geride kalan ailesi daha zengin…
Bazen mezarlara kıble gibi secde eden sapık supuk insanlar da çıkmıyor değiller. (Angara’ da görmüştüm)
Mezardaki kişi baba olsun, büyük baba olsun, âlim olsun, devlet reisi olsun, evliya olsun, veli olsun, peygamber olsun, kim olursa olsun, onun için secde yapılmaz. Secde yalnız Allah için yapılır.
Siz hiç ölen kimsenin gece kalkıp su içmesi ve abdest alması için mezarın kenarına su testisi koyanları gördünüz mü? Ben maalesef gördüm. Ölen kişide Cemcan gibi bir adamdı. Sanki dünyada abdest almayan adam, mezarlıkta su arayacak!
Bunun gibi bir-çok batıl inancımız var. Mesela parmak ile mezar göstermek uğursuzluk getirir, cenazeyi gömerken küreği yere koymadan verirsen alan kişi çabuk ölür, ölen kişinin kadın olduğu bilinsin diye başına tülbent takılır… daha neler neler.
Inşallah birgün bin hoca hatta beşbin hoca çıkar da “Bu yaptıklarınızın dinde yeri Yok! ” deyiverir.
-ADNAN UZUN
Bunun gibi bir-çok batıl inancımız var. Mesela parmak ile mezar göstermek uğursuzluk getirir, cenazeyi gömerken küreği yere koymadan verirsen alan kişi çabuk ölür, ölen kişinin kadın olduğu bilinsin diye başına tülbent takılır… daha neler neler.
Inşallah birgün bin hoca hatta beşbin hoca çıkar da “Bu yaptıklarınızın dinde yeri Yok! ” deyiverir.
-ADNAN UZUN

Yorumlar
Yorum Gönder