Namaz yoksa Salat var!


Kur’an’da “namaz yoktur” diyenler, namaz kelimesi için yoktur diyorlarsa haklılar. Diğer manada diyorlarsa durum farklıdır. Onların düşünmeye ihtiyaçları vardır...

“Namaz” Farsça bir kelimedir. Farsça’ dan bize gelmiş olan bir kelimedir. Arapça’ da “namaz” diye bir kelime yoktur. Bizim kullandığımız namaz kelimesinin Arapça’daki karşılığı salat kelimesidir. Kur’an’da “Salat” kelimesi, kullanıldığı yere göre bazı ayetlerde namaz anlamına gelirken, bazı yerlerde de “destekleme” anlamında gelmektedir. Namaz anlamına gelen salat kelimesi genellikle güneşin hareketlerinde kullanıldığı zamanlardadır.

Destekleme ve namaz anlamına gelen “salat” kelimesinin kullanıldığı ayetlerden birine bakalım ;
 “ O sizi melekleri eşliğinde üzerinize indirdiği (vahiyle) destekleyip dimdik ayakta tutar ki, bu sayede sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın: zira O, mü'minler için sınırsız bir rahmet kaynağıdır.” -AHZAB-43

1.            huve     : o
2.            ellezî     : ki o
3.            yusallî : salât eder
4.            aleykum: sizin üzerinize
….

Namazı istikametle kılın, zekatı gönlünüzden kopararak verin, Allah'a rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin!

1.            ve ekîmû             : ve ikame edin, gereği üzere yerine getirin
2.            es salâte              : namaz
3.            ve âtû   :               ve verin
4.            ez zekâte             : zekât
5.            ve erkeû              : ve rükû edin


Namaz, Hz. Adem ile başlamış olacağı ile birlikte, Hz. İbrahim’in de namaz kıldığını ve namazı tebliğ ettiğini Hac suresi 26. Ayetini okuduğumuzda anlıyoruz;

“Hani Biz, İbrahim'in (inşa ve ihya etmesi) için bu İbadet Evi'nin yerini tesbit ettiğimiz zaman; "Bana hiçbir şeyi şirk koşmadığın gibi, Mabedimi de tavaf edecekler ve (ona doğru) kıyama durup rüku ve secdeye kapanacaklar için (şirkten) temiz tutacaksın!" (demiştik).”

Namaz Hz. İbrahim zamanında da 5 vakit olduğunu A’la suresi 18. Ayetinden görüyoruz.
“ Elbet bütün bu hakikatler önceki vahiylerde yer almıştır“

Bu arada “Kur’an’da abdest var mı?” diyenler de olacaktır. Çoğu kişiye namazdan çok abdest alması zor gelir. İşte bu zor gelenler, “namaz yok” deyiverip, Kur’an’ı sanki eksikmiş gibi göstermekle kalmayıp, Resûlullah’a da sanki olmayan bir ibadeti çıkartmış gibi iftira atmış olurlar. Çünkü Allah, abdesti ne zaman alacağımızı, nasıl alacağımızı, neden aldığımızı, abdestin çeşitleri ve abdesti nelerin bozduğunu bizlere anlayalım diye açıkça bildirmiştir.

“Siz ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzünüzü, ellerinizi ve dirseklere kadar kollarınızı meshedin ve bileklere kadar ayaklarınızı da (yıkayın ve/veya meshedin). Eğer cünüp olmuşsanız baştan ayağa temizlenin! Fakat eğer hastaysanız, ya da yolcuysanız, yahut doğal ihtiyacanızı gidermişseniz veya kadınlarla birlikte olmuşsanız ve su da bulamıyorsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelerek onunla yüzlerinizi ve kollarınızı meshedin. Allah sizi zora sokmak istemez; fakat sizi pırıl pırıl yapmak ve nimetlerinin tamamını size bahşetmek ister ki şükredenlerden olasınız.”-Maide-6

 Siz ey iman edenler! Sarhoşken ne dediğinizi bilinceye kadar, cünüpken de -seyahat (gibi yıkanmayı güçleştiren haller) hariç- yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın! Fakat eğer hastaysanız ya da yolculuk yapıyorsanız veya ihtiyaç giderdikten sonra yahut kadınlarla birlikte olmuşsanız ve üstelik su da bulamıyorsanız, o zaman temiz bir toprak alıp yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin! Unutmayın ki Allah tarifsiz bir affedicidir, eşsiz bir bağışlayıcıdır.-Nisa-43


Namazın kesin olarak var olduğu, namazı kılmak için de abdest almak gerektiğini tam olarak anladıysak, “5 vakit namaz Kur’an’da yok” diyenlere de delilleri ile birlikte anlatmaya çalışalım. 
Kur’an’a göre namaz 5 vakittir. Gün ve gece iki ayrı yaratılan varlıklardır. Biri diğerini geçemez. Günler, gün ile yani güneşin doğması ile başlar. Gündüzün ilk namazı öğle namazıdır, son namazı da ikindi namazıdır. Karanlığın da ilk namazı yatsı, son namazı sabah namazıdır. Birde orta namaz vardır, o da akşam namazıdır.  En iyisini Allah bilir.

Namazın vakitleri ile ilgili ayetlere bakabilirsiniz;

“Gündüzün iki eteğinde ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namazı ikame et! Unutma ki iyilikler kötülükleri giderir: işte bu, öğüt alacaklara bir hatırlatmadır.”
Hud 114.

 “Güneşin zirveyi aşıp (batıya) ağmasından gecenin karanlığının iyice çökmesine kadar (geçen zaman dilimlerinde) namazı vererek kıl; ve bir de sabah (namazı) okuyuşunu: unutma ki sabah okuyuşu, oldu olası (insanı her tür manevi) algıya açık hale getirir.”

İsrâ 78

“Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun.” 
BAKARA 238

“Şu halde akşama ulaştığınızda ya da sabah kalktığınızda, yüceler yücesi Allah'ı anın;
Göklerde ve yerde her tür sena ve övgüye layık tek varlık O olduğuna göre, öğleyin ve akşama girerken de (O'nu anın).”
RUM-17-18

 Öyleyse artık onların söyleyeceklerine karşı sabırlı ol! Bir de güneşin doğuşundan ve batıştan önce Rabbinin aşkın olan yüce zatını (namaz kılarak) hamd ile an;
KAF-39
 

Kıyam :  “doğrulmak, dikelmek, ayakta durmak” demektir. Namazı oluşturan ana unsurlardan biri olarak kıyam, iftitah tekbiri ve her rek‘atta Kur’an’dan okunması gerekli asgari miktarı okuyacak kadar bir süre ayakta durmak anlamına gelir.



Rüku  : Sözlükte “eğilmek” anlamına gelir. Namazın ana unsurlarından olan rükû, eller dizlere erecek şekilde öne doğru eğilmek demektir.



Secde : Sözlükte “itaat, teslimiyet ve tevazu içinde eğilmek, yere kapanmak, yüzü yere sürmek” anlamına gelir.



Son oturuş: Namazın sonunda  bir süre (teşehhüt miktarı) oturup beklemek namazın rükünlerindendir. İki rek‘atlık namazlardaki oturuş, daha önce oturuş bulunmadığı için son oturuş sayılır.



Bütün inananlara farz kılınan namaz, titizlikle korunması ve samimiyetle yerine getirilmesi gereken bir ibadettir.
Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.” (Tâhâ, 132)
Resûlullah’ta Allah’ın emrettiği namazı, bize en güzel şekilde örneklendirmiş, detaylı bir şekilde göstermiştir. 
“Allah’a O’nu görürcesine ibâdet et.” (Buhârî, Îmân, 37; Müslim, Îmân, 57)
“Geçim konusu ile meşgul olup kalmadan sen de âilenle birlikte namaza devam et. Nitekim Muhammed (a.s.) her sabah kızı Fâtıma’nın (r.a.) evine gider ve “(Haydi) namaza” buyururdu ve buna aylarca devam ederdi. “
(Buhârî, Teheccüd, 5; Tefsir (18), 1; Müslim, Müsafirin, 206; Müsned, I, 112)



Sonuç olarak Namaz Allah'ın kesin emridir.
Nereden bakılırsa bakılsın “Namaz dinin direğidir.” Bugün nereye gidersek gidelim namazın vakit sayısı, rekat sayısı ve rükunları değişmez. İster Endonezya, ister Hindistan, ister Yemen istersen Senegal’e de gitsen namazı aynı kılarsın. 

-ADNAN UZUN

Yorumlar